Anne duası, Allah-u Teâlâ'nın yaratma esmasını üzerlerinde tecelli ettiği bizim dünyaya gelmemize vesile kıldığı annelerimiz, hemen her kesin en yakını, canından kanından bir parça olarak, bizleri dünyaya getiren ve 50 yaşına da gelsek bizim için fedakârlıktan kaçınmayacak olan kutsal insanlar.
Yüce Allah (C. C) Anneye ve babaya hürmetin önemini İSRA SURESİ (23.
24) ayetlerde şöyle belirtiyor
'Rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi ve ana, babanıza iyi davranmanızı kati bir şekilde emretti. Onlardan birisi veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine of! Bile deme; onları azarlama ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişse şimdide sen onlara öyle rahmet et! Diyerek dua et. ' buyurmaktadır.
Anne hakkı ile ilgili hadisler
- Sevgili peygamberimize ashabı kiramdan biri gelerek ya Resulallah, insanlar arasında hizmet edilip hürmet gösterilmeye en çok layık olan kimdir? Diye sordu. Hazreti Muhammed (S. A. V) Annendir, buyurdu. Daha sonra kimdir? Diye sordu, yine Annendir, buyurdular. Ondan sonra kimdir ya Resulallah? Diye sorunca Sevgili Peygamberimiz, yine Annendir dedi. Tekrar kimdir? Diye sorunca Babandır, buyurdular. (Buhari edeb 2)
- Müslümanların cihada hazırlandıkları bir zamanda sahabelerden biri Peygamber Efendimiz (S. A. V) yanına gelerek, Cihada katılmak için izin istemiş, Peygamber Efendimiz ise Annen Baban hayatta mı? Diye sormuş.
Hayatta olduklarını öğrenince öyleyse sen onların bakımı ile ilgilen diyerek, anne baba hakkını ve rızasını, Cihat'tan üstün saymıştır.
- Peygamber Efendimiz (S. A. V) (Cennet annelerin ayağı altındadır) buyurmuşlardır. Kim ki, annesinin duasını almasın cennete giremez. İsterse gece gündüz ibadet etsin, isterse yüz defa hacıya gitsin. Anneye babaya hürmet göstermek büyük bir ibadettir.
- Bir gün Peygamber Efendimiz (S. A. V) bir sahabe gelerek, yatalak olan annesini sırtında hacıya götürdüğünü, bütün hacı vazifelerini sırtında taşıyarak kendisinin yaptırdığını söyleyerek Annesine olan hakkımı ödemiş olur muyum? Diye sordu. Fahri kâinat Efendimiz ise Annenin karnında attığın bir tek tekmenin hakkını bile ödeyemedin. Buyurdular.
Annesinin duası ile Sevgili Peygamberimizin (S. A. V) övgüsünü ve sevgisini kazanan Veysel Karani Hazretleri
Yemen ellerinde bir Veysel Karani yaşardı. Mekke de yeni bir din ve Peygamber olduğunu duydu ve iman etti. Mekke'den gelen herkese yeni Peygamberi sorar ve yeni ayetleri öğrenirdi. Hiç görmediği Peygamberine öyle bir muhabbet ile bağlanmıştı ki, yüreği Hazreti Muhammed (S. A. V) aşkı ile dolmuştu. Bir gün hasta olan Annesinden izin almak için yanına gitti. Annesi Veysel Karani Hazretlerine ben yaşlı ve hastayım, o kadar uzun süre hasretine dayanamam, Peygamber evde yoksa bekleme hemen geri gel diyerek, oğlunun gitmesine izin verdi. Peygamber Efendimiz (. S. A. V) görmek için hemen yola koyuldu. Günlerce yol aldıktan sonra Peygamber Efendimizin evine geldi ve Resulullahı evde bulamadı. Annesine verdiği sözden dolayı beklemeyip yemene döndü. Veysel Karani Karani Hazretlerinin Annesine verdiği, Peygamber Efendimizin sevgisini kazandırmış ve ölmeden cennet ile müjdelenmesine vesile olmuştur.
Hazreti Musa'nın cennet komşusu
Hazreti Musa Allah-u Teâlâ ile konuşabilen bir Peygamber idi. Allah-u Teâlâ'dan cennetteki komşusunu kendisine göstermesini istedi. Allah-u Teâlâ Peygamberinin bu isteğini geri çevirmeyerek kim olduğunu ona bildirdi. Hazreti Musa cennet komşusunun hangi amelinden dolayı bu mertebeye ulaştığını merek ederek, adamın yanına gitti. Dağda çobanlık yapan adama bu gece senin evinde misafir olabilir miyim? Diye sordu. Adam Tanrı misafirine kapım açık diyerek Hazreti Musa'yı evine kabul etti. Akşam birlikte adamın evine gittiler. Adam Hazreti Musa'ya kendisini biraz bekleteceğini söyleyerek yanından ayrıldı. Tavanda asılı duran salıncak görünümlü bir yataktan adeta hastalıktan iskelete dönmüş bir kadın çıkardı. Onun altını üstünü temizleyip karnını doyurduktan sonra, yerine yatırırken kadının kısık sesle bir şeyler söylediğini işitti ve adam da bu sözlere (âmin) diyerek karşılık verdi. Daha sonra adam Hazreti Musa'nın yanına geldi. Hazreti Musa hastanın kim olduğunu ve ne söylediğini sordu. Adam hasta kadının Annesi olduğunu ve Hazreti Musa cennette komşun olsun diye dua ettiğini, kendisinin de kırılmasın diye (âmin) dediğini anlattı ve ardından ben kimim ki, Musa ya komşu olayım diye ekledi. Bundan sonra, Hazreti Musa kendisini tanıtarak, Allahu Teâlâ bana cennet ki komşumu bildirdi, ben de kim olduğunu merak ederek buraya geldim, Sakın annene hizmetten vazgeçme! Diyerek oradan ayrıldı.
Anne şefkati
Bizim dünyaya gelmemize vesile olan yemeyip yediren giymeyip giydiren hastalandığımızda sabahlara kadar başımızı bekleyen annelerimize, Allah-u Teâlâ kendi tecellisi ile öyle bir şefkat ve merhamet vermiş ki, yavrularından gelen her türlü sıkıntı onlara zor gelmemiştir. Çünkü Annelerin yüreğindeki evladına gösterdiği merhamet ve şefkat Allahu Teâlâ'nın bir lütfu, hatta mucizesidir. Allah-u Teâlâ'nın böylesine üstün niteliklerle donattığı annelerine, her insanın çok büyük saygı ve sevgi göstermelidir. Annesinin hayır duasını almaya çalışmak her insanın görevi olmalıdır. Allah'ın emri ve sevgili Peygamberimizin tavsiyesi bu yöndedir.
Allah hepimizi annesinin razı olduğu ve hayır duasını alan insanlardan eylesin. (Min)
